O Şiirin Evliya Çelebisi. Dostoyevski’yi 1944’te okuduğunda huzurunu yitirişini ve aslında şiir ile olan ilişkisinin 1937’de kaybettiği annesinden kaynaklandığını söyleyen Cemal Süreya’yı bir de kendi sesinden dinleyelim.
Asıl adı Cemalettin seber’dir. 1931 yılında erzincan’da doğmuş, 9 ocak 1990 tarihinde istanbul’da vefat etmiştir. Ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi maliye ve iktisat bölümü’nü bitirmiş olup Maliye Bakanlığı’nda müfettişlik, Darphane Müdürü, Kültür Bakanlığı’nda yayın kurulu danışma üyeliği, orta doğu iktisat bankası yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır.
Papirüs dergisini üç kez çeşitli aralıklarla çıkardı. Pazar postası, Yeditepe, Oluşum, Türkiye yazıları, Politika, Yeni Ulus, Aydınlık, Saçak, Yazko Somut, 2000’e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazıları yayımlandı.
İkinci yeni şiirinin en önemli isimlerindendir. Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı,yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini ortaya koymuştur.
Şiiri fazlalıklarından kurtarmak isteyen şair.
Hakkında sayfalarca biyografi yazılsa yetmeyecek Süreya, biyografisini iki cümlede özetleyiveriyordu…
Ama en güzeli şiirle olan ilişkisini anlatırken sesindeki samimiyet. Öylesine çok sevmiş ki şiiri, dedidiği gibi belki de gerçekten kendini öylece şiirin içinde buluvermiş. Hiç tamamlanamayacağını da aslında en başından biliyormuş.
TRT arşivden bu video da birlikte izleyelim…