Dünya barışı ve kadınların eşitliği için yaktığı meşaleyle, Nobel Barış Ödülü’nü ilk alan kadın olarak tarihe geçen, savaşa karşı verilen mücadelenin en büyük simgelerinden: Bertha Von Suttner.
İlk kadın barış aktivisti olan Bertha, 9 Haziran 1843’te Prag’da aristokrat bir ailede dünyaya geldi. Babası mareşal olan Bertha’nın annesi Sophie Von Körnerise ise zengin bir ailenin çocuğuydu. Küçük kız, ailesi tarafından mensup olduğu sınıfın gerektirdiği şekilde iyi bir eğitim alarak ve birkaç dil öğrenerek; kültür ve sanat içinde yetiştirildi.
Bütün bunların yanında içinde yanan bir tutkusu vardı: Opera! Operacı olma hayali kuran Bertha çocukluğunda müzikle ilgilendi fakat ne yazık ki dönemin şartları buna el vermedi ve başından başarısız 3 nişan geçti…
Aşkta şanssızlık!
Bertha; öğrendiklerini, bildiklerini çevresine aktarmayı seven, hatta bunu kendine görev edinen bir karakterdi. Hem karakterinin getirdiği zorundalık, hem de kendi çağında kadınların zaten başka bir iş yapmasının da pek mümkün olmamasıyla beraber öğretmen oldu. Avusturyalı Baron Von Suttner’in dört kızı için öğretmenlik yaptı ve bu aileyle beraber yaşadı. Burada, Arthur Gundaccar’la tanıştı ve ona aşık oldu. Bertha’nın Arthur’dan büyük olması sebebiyle bu aşk ailesi tarafından engellendi.
Ve büyük şans…
Hem sevdiği insandan hem de işinden ayrılmak zorunda kalan Bertha, Paris’e giderek yeniden iş aramaya başladı. Gazete ilanıyla kendisi için sekreterlik ve ev işleri yapacak bir kadın arayan İsveçli bir erkeğin ilanına başvurdu.
Bu adam, İsveçli kimyager Alfred Nobel idi.
Bertha, Nobel’in yanında yalnızca 8 gün çalıştıktan sonra geride bir mektup bırakarak Viyana’ya, aşkı Arthur’un yanına döndü. Arthur ile Bertha, ailelerinden gizli evlenerek Kafkasya’ya gitti ve yaklaşık 10 yıl orada yaşadı. Topraklarından uzak ancak birlikte mutlu bir hayat süren çift, bu dönemde geçimlerini yazarlıktan sağladı. 1885 yılının Mayıs ayında aileler ile ‘barış yapan’ Bertha ile Arthur, Güney Avusturya’daki Harmannsdorf çiftliğine yerleşti.
“Çok değerli pırlanta bir haçım vardı. Onu bozdurmaya gittim. Aldığım parayla otel faturasını ödedim, bir sonraki Viyana ekspresine bilet aldım ve bir miktar da naktim kaldı. Dayanılmaz bir baskı altında, rüyadaymışım gibi hareket ediyordum. Delilik olduğunun farkındaydım, belki de bir mutluluktan kaçıp bir mutsuzluğun kollarına atıyordum kendimi. Tüm bunlar bilincimde şimşek gibi çakıyordu, fakat yapamıyordum, başka türlü davranamıyordum…”
Bertha Von Suttner
Birlikte geçirdikleri kısa vakitten sonra, Nobel Bertha’yı anlayışla karşıladı ve Bertha ile Nobel’in yolları daha sonra da kesişti. Hayat boyu arkadaş olarak kaldılar.
Kitap serüveniyle Bertha.
Bir çift olarak; Paris’te edebiyatçılar, hukukçular ve politikacılarla tanışarak uzun tartışmalar gerçekleştirdiler. Tartışmaların konusu ise bir savaşın yaklaşıp yaklaşmadığıydı. Gündemin odağını savaş oluştururken bir tanıdığı Bertha’ya 1880’den beri Londra’da bir barış hareketinin var olduğunu anlattı.
Bu fikirden heyecanlanan Bertha hemen barış birliği hakkında bilgi sahibi olmak için kolları sıvadı.
Okuduklarından oldukça etkilenen Bertha, kendi içindeki yaşadığı değişimle yetinmedi ve bu fikirleri herkesle paylaşmayı istedi. Nitekim, öyle de oldu.
Dört savaş yaşamış, yüzlerce araştırma okumuş ve sonunda kendisinden tamamen emin bir biçimde barış savaşçısı haline gelemiş Bertha, kalemini barış için kulanarak meşhur Silahlan Bırakın! romanını yazdı. Kitap ilerleyen dönemlerde 34 baskı yaptı ve 12 dile çevrildi.
“Tanrı eserinizin ışığında savaşın ortadan kalktığını göstersin bize!”
Lev Tolstoy’dan Bertha’ya
İnsanlığın barışı adına: barış kadınlarda artık!
Peter Rosegger, bu romanı “çığır açan bir yapıt” olarak tanımladı. Savaşın yüceltildiği bir dönemde Bertha’nın yazdığı kitap, egemenlerin düzenine bir baş kaldırıydı. Üstelik bir kadın tarafından!
Kitapla Felix Dahn gibi alay edenler de oldu… Her dönem olduğu gibi.
“Silah başına/Kılıç yakışır erkeğe/O savaşır/kadına susmak düşer!”
Felix Dahn
Bertha, zamanla saygıdeğer bir yazar ve gazeteci oldu. 1891 yılında Viyana’da Barış Derneği‘nin Avusturya kolunu kuran Bertha, uzun süre bu derneğin başkanlığını yaptı. Daha sonra Bertha, ilk kez bir uluslararası barış kongresine katıldı ve Bern Barış Bürosu‘nun kurulabilmesi için çalışmalar başlattı ve kurdu da. Barış için savaşmayı kendine görev edinen Bertha, 1899 yılında yapılan Lahey Barış Konferansı’na katılan tek kadın oldu.
“İşçi kadınlar Viyana’da kadınların oy hakkı için dev bir gösteri düzenlediler. Binlercesi, büyük bir düzen ve sessizlik içinde caddelerden geçtiler. Gartenbau salonunda konuşma yaptılar. Bu arada Adelheid Popp da şunları söyledi: ‘Aynı zamanda cinayetlere, kardeşin kardeşi vurduğu savaşlar için milyonların harcanmasına karşı da savaş vermek istiyoruz. Ölümcül silahlanmanın son bulmasını ve bu milyonların halkın ihtiyaçları için harcanmasını istiyoruz!’ Kadınca politika mı? Hayır: İnsanca politika!”
Bertha Von Suttner, 1911’de Avusturyalı işçi kadınlar hareketinin bir eylemi üzerine
Barış savaşçısı Bertha, yakalandığı ağır bir hastalık nedeniyle 21 Haziran 1914’te hayatını kaybetti.
Son anlarında yanında bulunan Alfred Hermann Fried’e göre, Bertha’nın son sözleri şunlardı: “Silahları bırakın! Bunu herkese söyleyin… Herkese…”
Bertha’nın bu sözlerinden yalnızca iki ay sonra ise 1.Dünya Savaşı başladı...