Gerçek aşka inanır mısınız?
Yoksa, sevgiye ve aşka yürekten inanan ve gerçek aşkın peşinde koşanlarla dalga geçenlerden misiniz?
Bazı aşklar, mitolojik hikayelerin bir ürünü olabilir, hatta epey abartılıyor da olabilirler. Hatta bazıları, efsanevi Romeo & Juliet aşkından çok çok önce yaşanmıştır. Neticede bütün bu hikayeler, verdikleri derin mesajlarla tüm insanlığa yüzyıllar boyunca esin kaynağı olmuştur.
Çünkü; Aşk herkesi fetheder!
ODYSSEUS ve PENELOPE
Modern zamanlarda, Odysseus ve Penelope’u anlayabilecek çok az kişi var. Aralarındaki eşsiz bağ, onları çok farklı kılıyor. Hikaye şudur ki; Odysseus, evlendikten kısa bir süre sonra Penelope ve oğullarını yalnız bırakmak zorunda kalır… Çünkü Truva Savaşı patlak vermiştir ve Odysseus Yunan savaş komutanı olarak cephede bulunmak durumundadır. Odysseus, tam 20 yıl boyunca eve dönemez. Penelope ise bu süre zarfında eşine sadık kalır ve birçok talibi olmasına rağmen tümünü reddeder. Herkesin hatırlaması gereken bir hikayedir bu. Sadakat üzerine kuruludur. Umutla, inançla ve elbette sabırla, aşk için beklenebileceğini gösterir.
CLEOPATRA ve MARK ANTONY
Bu, muhtelemen Romeo ve Juliet’ten önceki en popüler aşk hikayesidir. Cleopatra ve Mark Antony, ilk görüşte birbirlerine aşık olurlar. Aşkları öyle derin ve güçlüdür ki, Cleopatra’ya sırılsıklam aşık olan Mark Antony’nin aldığı kararlar nedeniyle Roma İmparatorluğu, Mısır’daki gücünü oldukça kaybeder. Tüm engellemelere rağmen Cleopatra ve Mark evlenirler. Böylelikle Mark Antony’nin kendi halkıyla olan savaşı da son bulur.
Hikayenin sonu trajiktir. Mark Antony, Cleopatra’nın ölüm haberini alır. Ancak gelen bilgi yanlıştır. Elbette bunun bir yanlış bilgi olduğunu bilmeyen Antony, kendi kılıcı ile canına kıyar. Bu kez tam tersi bir şekilde, Cleoparta, Antony’nin ölüm haberini alır. Haberi aldığında yıkılan Cleopatra, aynı sevgili eşi gibi kendi canına kıyar ve tarihin en ünlü aşklarından biri trajik bir şekilde son bulur.
TRISTAN ve ISOLDE
Tristan ve Isolde’nin acı dolu bir hikayeleri var. Tristan, Cornwall Kralı olan amcası Mark adına, Prenses Isolde’yi istemek için İrlanda’ya seyahat eder. Ne var ki, amcasının evlenmek istediği Isolde ve onu istemeye giden Tristan, birbirlerine aşık olurlar. Buna rağmen Isolde, Mark ile evlenmek zorunda kalır. Düğünün ardından Tristan ve Isolde’nin aşkı bir şekilde ortaya çıkar ve amca Mark, Tristan’ı sürgüne gönderir. Sürgünün bitmesinin ardından Tristan Britanya’ya göç eder ve ona gerçek aşkı Isolde’yi hatırlatan, Iseult adında bir kadınla evlenir. Başka insanlarla başka hayatlar yaşayan Tristan ve Isolde, asla bir araya gelemezler.
PYRAMUS ve THISBE
Bu iki genç sevgilinin hikayesi Ortadoğu’dan geliyor. Pyramus, Babil’deki tüm erkeklerin en yakışıklısı, Thisbe ise en güzel kadınıdır. Romeo ve Juliet’te olduğu gibi onlar da, arası bozuk iki ailenin mensuplarıdır. Bu nedenle gizlice bir araya gelip yalnızca kendilerinin bildiği bir aşkı yaşarlar.
Hikayeye göre, bu gizli buluşmalardan birinde, genç çift bir göle yakın bir yerde otururlar. Thisbe’nin yalnız kaldığı ve bir ağacın altında oturduğu anlardan birinde, ağzı kan içinde bir aslan göle doğru yaklaşır. Aslan göle yaklaşırken Thisbe onu görüp panikler. Hızla oradan uzaklaşıp bir mağaraya gizlenir ancak aceleyle koştuğu için peçesini düşürmüştür. Peçeyi fark eden aslan onu kana bular. Bir süre sonra Pyramus, peçeyi bulur ve Thisbe’nin öldürüldüğünü düşünür. Bu acıya dayanamayan Pyramus kendini öldürür. Kısa bir süre sonra saklandığı yerden çıkan Thisbe, Pyramus’un cesediyle karşılaşır ve o da aynı yerde kendi canına kıyar.
HELOISE ve ABELARD
12. yüzyıl Avrupa’sında, bir din adamı ve filozof olan Abelard ve onun öğrencisi Heloise arasında güçlü bir aşk doğar. Olay skandal bir şekilde patlak verince, bu ikili Paris’te büyük tepki toplarlar. İkisinin de ölümü istenir ki bu sırada evlidirler. Üstelik Heloise hamiledir. Çift, Paris’in artık onlar için güvenli bir yer olmadığının farkındadır ve bu sebeple Abelard’ın doğduğu yer olan Britanya’ya kaçarlar. Ne var ki Abelard burada bir keşiş olur ve tüm hayatını felsefeye adar. Heloise ise onu bulan amcasının zoruyla bir rahibe olur ve Abelard’a olan aşkını ruhuna gömer.