Hem baş rolde hem de yönetmen koltuğunda George Clooney’nin yer aldığı The Midnight Sky, 23 Aralık’ta Netflix’te yayınlanmaya hazırlanıyor!
Filmin yönetmen koltuğunda oturan George Clooney‘ın aynı zamanda filmde de bir karakter olması hemen gözümüze çarpıyor. Clooney ile beraber filmde; Felicity Jones, David Oyelowo, Tiffany Boone, Demián Bichir, Kyle Chandler ve Caoilinn Springall gibi isimler de yer alıyor.
Filmin çok sayıda yapımcısı var: Grant Heslov, George Clooney, Keith Redmon, Bard Dorros ve Cliff Roberts!
Clooney, çekimlere ilk önce kendi sahnelerinden başladığını anlatırken, Augustine karakteri için koca bir sakal bıraktığını ve kafasını tıraş ettiğini, bu yüzden çekimler bittiğinde insan hakları avukatı eşi Amal Clooney’nin çok sevindiğini söyledi!
Çekimleri -40 derecede gerçekleşti.
-40 derece ve saatte 100 kilometreyi aşan kuvvetteki rüzgarın eşliğindeki İzlanda’da başlayan çekimlerin fiziksel olarak oldukça zorlayıcı olduğunu belirtti. İzlanda’dan sonra Londra’nın Shepperton bölgesine taşınan çekimlerin Ekim ayında başlayarak bir sonraki yılın başlarına kadar sürdüğünü anlattı. Daha sonra ise, uzay sahneleri için diğer setleri kurmaya başladıklarını ve böylece daha da karmaşık bir sürece girdiklerini söyledi.
Clooney, uzay sahnelerinin setlerini kurma çalışmalarının ortasındayken, filmde uzay gemisindeki astronotlardan Sully karakterini canlandıran Felicity Jones’un kendisini arayarak hamile olduğu haberini verdiğini ve bu habere çok sevindiğini söyledi. O sırada İzlanda’da çalıştığı zorlu koşullar altında perişan olduğunu söyleyen Clooney, daha sonra ekip olarak bu haberin hikayeyi daha da zora sokacağını fark ettiklerini söyledi. Ancak Jones’un bu konuda oldukça profesyonel davrandığını, hamileliğine rağmen fiziksel zorluklar içeren sahneleri çekmek istediğini, ama buna kendisinin müsaade etmediğini anlattı.
Hamilelik, hayatın ve filmin dönüşümü!
Clooney sözlerine, Jones ile bu konu üzerine konuşurlarken başka bir gezegene giden bir uzay gemisinde aylarca sürecek bir yolculuğa çıkan insanların, uzayda da olsa, ilişkiye girebileceklerini, bunun yaşanabilecek bir şey olduğunu ve bu yüzden Sully karakterinin de hamile olabileceğini fark ettiklerini anlatarak devam etti. Bu aydınlanma anının hem hikâye hem de yapım ekibi için çok şeyi değiştirdiğini, hatta filmin sonu için büyük bir avantaja dönüştüğünü söyledi.
Daha önce doğaçlama gösterilerinde performans sergileyen Clooney, şovun ilerlemesi için her durum karşısında daima “hayır” yerine “evet, ve..” denmesi gerektiğini söylerken, bu bakımdan yönetmenliğin, doğaçlama deneyimine benzediğini düşündüğünden bahsetti. Oyuncu, kitaptan senaryoya, senaryodan filme dönüşene kadar hikayenin elbette ki değiştiğini söyledi. “Bazen değişime ayak uydurmak gerekiyor ve işin sırrı, kaçınılmaz değişimi bir lanete dönüştürmektense, avantaja dönüştürebilmek, biz de bunun bir yolunu bulmayı başardık” dedi.
Lily Brooks-Dalton’un çok sevilen “Good Morning, Midnight” adlı romanından Mark L. Smith ile uyarlanan “The Midnight Sky“, ilk resmi fragmanını izleyicisi ile buluşturuyor.
Kıyamet sonrası bir dünyada geçen film, Kuzey Kutbunda yalnız bir bilim insanı olan Augustine‘nin hikayesini konu alıyor. George Clooney’nin canlandıracağı Augustine, çok geç olmadan Sully (Felicity Jones) ile iletişim kurarak, astronotların esrarengiz bir felaketin tehdit ettiği Dünya’ya geri dönmesini engellemeye çalışıyor.