Biricik şairimiz Orhan Veli, şöyle anlatmış kendini: “1914 yılında doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak saldım. 13’te Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’imde başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim.”
İşte çok aşık olan ve bizim de çok sevdiğimiz o şair Orhan Veli; 36 yaşında erkenden hayata veda etti. Bir tek ceketi vardı geriye kalan ve kendine ait, bir de paha biçilmez şiirleri!
“Garip” akımına adını veren bir garip Orhan Veli öldüğünde, ceketinin cebinde, diş fırçasına sarılmış bir kağıt bulundu. Kağıtta, yarım kalmış ve bir kısmı da okunamayak kadar silik bir şiir vardı.
“Aşk Resmi Geçidi” isimli yarım kalmış o şiirini Veli, aşık olduğu tüm kadınlara yazmıştı.
Orhan Veli’nin ilk göz ağrısı…
Birincisi o incecik, o dal gibi kız.
Şimdi galiba bir tüccar karısı
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı, ilk göz ağrısı…
Şiirin bir kısmı silinmiş ve okunamamaktaydı.
……………………………….çıkar
……………………dururduk mahallede
……………………………….halde
….adlarımız yan yana yazılırdı duvarlara
…………………….yangın yerlerinde…
Üçüncüsü Münevver Ablaydı, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça…
Dördüncüsü tutkulu bir kadın,
Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım,
Kaç defa rüyama girdi.
Beşinciyi atladı; yoksa o… sonraları bahsettiği gerçek aşkı mıydı?
Beşinciyi geçip altıncıya gelelim
Onun adı da Nurünnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah!
Canımın içi Nurünnisa…
Yedincisi Aliye, kibar bir kadın
Ama ben pek varamadım tadına
Bütün kibar kadınlar gibi,
Küpe fiyatına, kürk fiyatına…
12 kadın girmişti Orhan Veli’nin hayatına…
Sekizinci de o soydandı:
Sen elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı,
küplere bin.
Üstelik kendinde de
Yalanın düzenin bini bir para.
Ayten idi dokuzuncunun adı,
Barlarda göbek atar
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı
Kiminle isterse onunla yatar.
Kimini o bıraktı, kimi onu terk etti…
Onuncusu akıllı çıktı
Bıraktı gitti beni.
Ama haksız da değildi hani,
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İki gönül bir olunca
Samanlık seyranmış ama
İki çıplak da olsa olsa
Bir hamama yakışırmış…
İşine bağlı bir kadındı on birinci
Hoş, olmasın da ne yapsın?
Bir zalimin yanında gündelikçi;
Adı Luksandra.
Geceleri odama gelir
Sabahlara kadar kalır
Konyak içer, sarhoş olur
Sabahı da işbaşı yapardı şafakla…
Ve işte, o kadın!
Gelelim sonuncuya.
Ona bağlandığım kadar
Hiçbirine bağlanmadım.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda, mülkte gözü var.
Eşit olsak, der
Hür olsak, der
İnsanları sevmesini de bilir,
Yaşamayı sevdiği kadar…
Orhan Veli’nin sonuncu aşkı, Nahit Hanım’dı.
Kardeşi Adnan Veli de şairin ölene kadar Nahit Hanım’ı sevdiğini söylerdi.
Orhan Veli Kanık, Ankara’da belediyenin açtığı bir çukura düştüğünde henüz 36 yaşındaydı. Başından yaralandı.
İstanbul’a geldi, bir arkadaşının evinde iyice rahatsızlandı.
Üzerinde ceketi vardı…
Bir ceketi, bir diş fırçası, bir de yarım kalan aşkı…