Franz Kafka okuyanlar bilir… Hikayelerinde genellikle gereksiz karmaşık ve sinir bozucu olaylar vardır. İşte tam da bu olayları ve atmosferi tanımlayan bir kavram var: KAFKAESK!
Hepimizin yolu bürokrasinin zorlayıcı yanlarıyla muhakkak kesişmiştir, pek çoğumuz bu durumu kanıksa da her defasında sinirimiz bozulur. İşte Kafkaesk için bürokrasinin labirentlerinde kaybolmak da diyebiliriz. Tabii Kafkaesk’i böyle tanımlamak hem Kafka’ya hem de kavrama biraz haksızlık olur. Peki bir şeyi tam anlamıyla Kafkaesk yapan şey nedir?
Biraz Absürt Biraz Gerçek: Kafkaesk Nedir?
Kafka, Prag’da memur olarak çalıştığı dönemde edindiği tecrübeler sonucunda modern bürokrasiyi absürt bir şekilde kitaplarını yansıtmıştır. Öykülerinde genellikle karakterler bürokrasinin bütün gereksiz ve mantık dışı detaylarıyla karşı karşıya gelirler. Bu detaylar o kadar kafa karıştırıcı ve ve absürttür ki kahramanlar bir döngüye girer. Kafkaesk evren sadece bürokrasiye değil buna maruz kalan karakterlere de odaklanır. Bireyin otorite karşısında girdiği döngüye ele alır.
Ünlü Çek yazar Milan Kundera Kafkaesk için “başka hiçbir kavramın bu durumu karşılamadığını” belirtir. Çünkü sadece nesnel bir gerçeklik değil, öznel bir deneyim de sunar. Bu öznel deneyim bürokrasiyle karşı karşıya kalan bireylerin deneyimidir. “Belirsizlik”, “korku” ve “belki” üçgeninde geçen hikayelerdir.
Bu kavram Kafka öykülerine özgü, haliyle daha iyi anlamak için Franz Kafka‘yı okumak lazım.
Dava
Franz Kafka’nın bu bunaltıcı atmosferinin belki de en çok hissedildiği eseri. Tam anlamıyla bir bürokrasi çilesinin var olduğu kitap. “Biri Josef K.’ya iftira etmiş olmalıydı, çünkü kötü bir şey yapmamış olmasına karşın bir sabah tutuklandı.” Josef K. ve okur kitap boyunca ne suçlamayı ne de suçlayanı öğrenebilir. Bu dava karşısında başta soğukkanlılığını korusa da süreç ilerledikçe “korku”nun esiri olur. Girdiği döngünün içinde korku ve belirsizlikle birlikte o da bir dönüşüm geçiriyor.
Dönüşüm
“Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Bu cümleyi bilmeyenimiz yoktur. İşte böyle bir açılış yapan Dönüşüm, sayfa sayısı az olsa da içeriği çok dolu bir kitap. Gregor Samsa’nın otorite karşısında girdiği baskı, ailesi ve toplumla yaşadığı iletişimsizlik metaforlarla okuyucuya aktarılır. Biz de sanki o sabah böcek olarak biz uyanmışız gibi hissederiz. Böylece empati kurduğumuz her an Kafkaesk atmosferde bocalarız.
Bu iki kitap bize göre Kafkaesk havanın en çok hissedildiği iki romandır. Daha sonra pek çok yazara da ilham olmuştur. Türk ve Dünya edebiyatında etkileri sık sık görülmüştür.