Akdeniz’in incisi İskenderiye şehrinin baş tacıydı.
“Yedi özgür sanat” tamlamasıyla; gramer, diyalektik, retorik, matematik, müzik ve astronomi adına her türlü bilgiyi taşıyan kitaplarla doluydu.
Bilime dair ne ararsanız, hepsi oradaydı.
Botanik bahçesinde hemen hemen her çeşit bitkiyi barındırıyor, o dönemde yaşayan bütün ülkelerdeki her hayvandan en az bir örnek orada bulunuyordu.
Koskoca rasathanesiyle görenleri büyülüyordu.
Dünyanın öğrenmeye açılan büyülü kapısına ne oldu?
EFSANELER GEÇİDİ: İSKENDERİYE
Liman kentlerinin en mühimlerinden biri olan, feneriyle ünlü İskenderiye; Mısır’da bir Yunan kültür merkezi oluşturmak isteyen Büyük İskender tarafından Dinokrates‘in hazırladığı plana göre, M.Ö. 332’de kuruldu. Özellikle Helenistik kültürün temelini barındıran İskenderiye’nin o dönem büyük ün salmasını sağlayan şey; kütüphanesi ve müzesi idi.. Büyük İskender’in ölümüyle imparatorluğun dağılışı sonunda, kumandanlarından Lagus’un oğlunun eline geçti şehir.. Oğul Ptolemaios, Mısır’da krallığını ilan etti. 300 yıl hüküm süren bu hanedandan sonra, büyük sarayları, tapınakları ve insanlarının meraklı oluşlarıyla ün salmış bu şehirde; M.Ö. 47’de, Roma için savaş açmaya hazırlanmış Sezar, ölümden zor kurtuldu. Fakat şehir, Roma’ya ait olmaktan kurtulamadı.. 616’da Perslerin eline geçtiyse de, 13 sene sonra tekrar Bizanslıların şehri oldu. Şimdi, yeniden, Mısır’a ait. Taşı toprağı altın değerinde olan Mısır’a!
Bilimin ve sanatın nam saldığı bölgenin önemi, birçok şeyi değiştirdi; hem de yıllarca..
Ve en sonunda, Büyük İskender’in bilim ve sanata verdiği önemle birlikte gelişimini gün be gün hayal ettiği şehirde, hayal ettiği gibi kurduğu kütüphanede de, etkisi sarsıcı şekilde görüldü.
KARŞINIZDA İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ!
Girişinde “Bilim bizi Tanrıların gazabından kurtarır” cümlesi yazıyordu.
Aynı anda yaklaşık 2500 kişinin faydalanması sağlanabiliyordu.
Pencereleri, gün ışığından hem yararlanılabilecek, hem de kitapların etkilenmeyeceği şekilde ayarlanmıştı.
İçinde ise tam 900.000 el yazması vardı.
İskenderiye Kütüphanesi; Yunan, Akdeniz, Ortadoğu, İran gibi önemli medeniyetlerin el yazmaları, kopyaları ve çevirileriyle donatılmıştı..
Otopsi yoluyla insan vücudunun incelenmesi için ilk anatomi salonu burada kuruldu.
Fizik, kimya, tıp, astronomi, matematik, felsefe, edebiyat ve fizyoloji bilgileri için minik odaları vardı.
İskenderiye Kütüphanesi; matematik dehası Öklides, yine matematik ve astrolojiye dair büyük buluşlarıyla Apollonios, Pi sayısını bulan Arkhimedes (Arşimet), tıp alanında Herophilos, dünyanın çevresini ölçen ilk insan Eratosthenes gibi çok büyük bilim adamlarının birçok buluşuna ev sahipliği de yaptı. Bu bilim adamlarından biri olan, gök bilimci Aristarkhos‘un buluşu, 1500 yıl sonra bizler tarafından “yeniden” keşfedildi hatta..
“Dünya -kendisi gibi- güneşin etrafında dönen gezegenlerden biridir.”
YA SONRA?
Cevabını aradığımız pek çok sorunun çıkış ve varış noktası olan kitaplarıyla, bilim ve sanat merkezi haline gelmiş, dönemin kültürünü ve mimarisini en muntazam şekilde yansıtan İskenderiye Kütüphanesi; Roma döneminde hızla tahrip edilerek, en sonunda yakıldı.
Yangına dair birçok rivayet söz konusu..
Bunlardan en bilineni ise; Mısır’ın Sezar tarafından kuşatıldığı sırada, eserlerin birçoğu hamamlarda yakılarak yok olduğu.. Bu olaydan kurtulan diğer kaynakların da, Hristiyan inancına geçildikten sonra, Paganizm’i yayması nedeniyle yok edildiği söyleniyor. Halife Ömer’in “bu kitaplardaki bilgiler Kuran’a aykırı ise haramdır, Kuran’da yazanlarla aynıysa gereksizdir” dediği ve Amr bin As’a emir vererek kütüphaneyi yaktırdığı da rivayetler arasında.
Tarih, M.S. 391..
Hala soru işaretleriyle dolu yangın için bir yorumda bulunmak güç.. Çünkü tarih boyunca, bu tip yıkımlar sonrasında, kimse sorumluluk almayı istemedi.
Esasında özetle; belki de başka başka çağların başlangıcı veya bitişi olabilecek bilgilerin saklandığı mabet, şimdilerde erişilmesi istenmeyen her şey gibi, maalesef yok edildi.
YENİ İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ
Eski kütüphanenin olduğuna inanılan alanda tekrar inşa edilen yeni İskenderiye Kütüphanesi, 2002 yılında hizmete açıldı. Kütüphane rafları sekiz milyon kitabı alacak büyüklükte.. Dünyanın neredeyse her yerinden koleksiyonlar ve dökümanlarla donatılan, neredeyse eskisi kadar gösterişli olan kütüphanede, ne yazık ki el yazması o tarihi eserlerin izi bile yok..
Büyük İskender’e ve o döneme ışık tutan herkese saygılarımızla.