Kendi çabaları ile okula gitmeden okuma yazmayı öğrendi Kemalettin Tuğcu: Okumayı öğrenmek ile yetinmeyip birçok romanı da kaleme aldı.
13 yaşında yazmaya başlayan Tuğcu, ayaklarındaki özür nedeni ile okula çok sık gidemedi ve bunun sonucunda da uzun süreli bir eğitim hayatı olmadı. Fakat kendi öğretmeni olmaya karar vermişti! Hırsı, azmi ve başarısı ile bir çok eser kazandırdı okurlarına…
“Zaman geçti, yaşlandım. Anladım ki üzüntü ile güceniklik çok boş. İnsanlar ölüp giderler. Toprak sakat, sağlam, Arap, beyaz diye bir ayrım yapmaz. Hepsini yok eder. Geride kalan insanların anıları ve izleridir.”
Küçük Kambur, Kemalettin Tuğcu
Çok küçük yaşlarda şiir ve öykü yazmaya başladı. Onu hiçbir engel yıldıramadı. Acıklı konular onun en büyük ilgisi idi. Melodramatik olay örgüleri ile bir çok okurla buluşmayı başardı. 1928 yılında bir yayın evinde çalışmaya başlayan Tuğcu’nun ilk romanı 1936 yılında okurları ile buluştu. Köyden kente göç zamanlarında okurlarının sayısı oldukça arttı. İnsanların yüreklerine dokunuyordu.
Türk sinemasının unutulmaz eserlerinden biri olan çocuk oyuncuların ilk kez rol aldığı “Ayşecik” isimli filmi kaleme aldı.
Okurları çoğunlukla çocuklar ve gençlerdi…
Çok başarılı olan Tuğcu, azmi, kararlılığı ve çalışkanlığı ile 300’den fazla roman yazdı.
1961 yılında “Talihsiz Fatoş” isimli romanı “Kolsuz Bebek” isimli sinemaya uyarlandı.
Bunun gibi birçok eseri sinema ile buluştu… “Üvey Baba”, “Küçük Besleme”, “Mercan Kolye” gibi eserleri ise televizyon dizisi olarak yayınlanmaya başladı.
Bu diziler ile de başarısına başarı kattı.
“İnsan hayatta böyle bir tek yanlış adım atarsa kendini uçurumun dibinde bulur.”
Babasızlar, Kemalettin Tuğcu
Sevilen ve okudukça keyif alınan eserlerinin yayımlanmayan kısımlarını da yaktı. Yakmasının sebebini ise şöyle açıklamıştı…
“Evet, neden yaktım şiirlerimi anlatayım… Yaktığım kitaplarım; onlar benim ömrümü alıp giden kuşlardı! Yıllarca beni oyalamışlardı; onlar benim aşklarım, kara sevdalarım, kimi bitmiş tükenmiş kimi daha yarımdı. Onlar benim gözyaşım, kanım, alın terimdi, onlar benim boşalmış ilaç şişelerimdi…”
19 Ekim 1996’da hayata gözlerini yuman Tuğcu’dan bizlere geriye ise bıraktığı efsane diyebileceğimiz 300’den fazla eser kaldı.