Sahne Sizin: Bu Ay Tiyatrolar Sizi Bekliyor!

Reha Özcan

Tek başınıza ya da arkadaşlarınızla yapabileceğiniz en güzel sosyal aktivite; Tiyatro! Karma ekibi olarak sahnelenen oyunları sizin için listeledik. Hafta sonu geldiğinde ya da akşam iş çıkışında dünyaya bakışınızı değiştirecek tiyatrolar var. Çeşitli sahnelerde tüm sezon siz izleyenleri bekliyor.

1- Sanki Hiç Unutmayacakmış Gibi

Oyun Özeti
’Ben bir şey yapmadım, yapamadım. Durdum. İçimdeki boşluk taştı, tutmadım, bıraktım taşsın. Bıraktım getsin gönlünün istediğince… Taştı, taştı, taştı… Yer sarsıldı. Duydum. Duydu herkes. Bütün köy nasıl küçüldüyse öyle bi anda büyüdü. Her şey büyüdü. Bi sen böyle kaldın. Birlikte, avcumuzda tuttuk seni. İkimiz öyle baktık sana. Sanki az evvel hiçbir şey olmamış gibi. Sanki bi masalın içindeymişik gibi. Bir var, bir yokmuşuk gibi…’’

Adına Nihan demişler ama kimse kim olduğunu bilmiyor. Sarıkız’ın yanağına bıraktığı doğum izi yüzünden köyde kimse çevirip de yüzün bakmıyor. Tek dostu Keçi oysa. Keçiyle bir dağlara gidiyor Nihan, ağaçlara, zeytinlere bakıyor… Taşını oralara sürüyor. Sonra bir bakıyor ki karşısında daha önce böylesini görmediği bir yabancı… Zerda. Zerda’nın köye gelişiyle taşlar tek tek yuvarlanmaya başlıyor. Nihan’ın çocukluğundan beri içinde büyüyüp duran taş da dahil… Bu oyun özellikle çocukluğuna inmek isteyenler için geliyor.

2- TOZ

Oyun Özeti

Betonların göğü henüz delmediği zamanlarda büyük şehrin sokaklarında, apartman önlerinde büyüyen bir kız çocuğu vardı. Güzeller güzeli ev kadını anne ile titiz avukat babanın tek kızı: Handan. Sokaklarında anne babasıyla yaşadığı evin içi gibi huzursuz olduğu zamanlardan geçerek büyüdü. Kendi yolunu bulan bir genç kadındı.

Kafasının ve kalbinin içi seslerle dolu; öncelikle çok uzaklardan gelen bir melodi, kuşlar, rayların sesi, sevinçli bir hediye paketinin hışırtısı… Annesinin, babasının, babaannesinin, halasının sesi… Sonra birden fazla ‘çat’ sesi, farklı zamanlarda, farklı evlerin duvarlarında yankılanan…

Karşımıza yetişkin bir kadın olarak çıkan Handan’la tanıştığımızda; o, çocukluğundan bugüne uzanan bir hikâyeye dalıp gitmiş olacak. Hira Tekindonun kaleminden çıkan, çok kişiyle kesişen bu tek kişilik kadın oyunu, Zerrin Tekindor’un performansıyla seyirciyle buluşacak.

3- Kalabalık Duası

Oyun Özeti

Fiziksel Tiyatro Araştırmaları, Şatonun Altında’dan sonra yepyeni bir araştırmanın sonucunu seyirciyle paylaşmaya hazır. Fakat bu defa özgün bir metni sahneye taşırken özellikle anlatının fiziksel ve disiplinler arası olanaklarının peşindeyiz. Tek kişilik oyun yaklaşımları, resim, plastik sanatlar, fotoğraf, çağdaş dans… Sonra geleneksel tiyatro, clown, hikaye anlatıcılığı gibi farklı alanlara temas ediyoruz. Güncel ve gelenekseli, akılcıl ve mistik olanı, delilik ve bilgeliği İstanbul fonunda merkeze alıyoruz. Bu hikayede yine anlatıcı oyuncuyu, oyuncul enerjiyi, coşkuyu ve teatral hakikati araştırdık. Mart 2019’dan beri devam eden bu süreç artık seyircisini bekliyor.

Duvara yazıyor; “Beklemek, ateşten daha yakıcı”
Doğru mu?
Anlatmaya başlıyor.
Bitirebilecek mi?
Bu efsunlu şehirde bir şeyler oluyor diyor.
Aynı şeyi mi anlıyoruz?
Ama şundan neredeyse eminiz: “Sen anlattıkça oldu bu dünya, sen yoksan o da yok. Hikayen varsa
yaşarsın, hikayen yok, sen de yok”
Adını bilmediğimiz birinden ölüm, rüyalar ve şehre dair bir hikaye.

4- Uyandığımda Sesim Yoktu

Oyun Özeti

Bu oyun 2013 yılında Anne Sexton, Sharon Olds, Amy Gerstler ve Sylvia Plath’tin yazılarından ilham alındı. Kadınların birbirleriyle nasıl bağdaştığını ele alan bir çalışma ortaya koymak için yazdılar.

En derin ve en utanç verici düşüncelerimizi düşünün… Mütemadiyen yaşadığımız zihinsel uyumsuzluğu, nesillerdir bize benimsetilen o içselleştirilmiş erkek bakış açısını… Ve erkek egemenlik zulmünü, bizzat idame ettirdiğimiz o ikiyüzlülüğü açığa çıkarın!

Uyandığımda Sesim Yoktu kişisel bir yolculuğun belgesi. Üç yıllık çok yoğun bir sohbeti damıtarak 60 dakikalık bir tiyatro oyununa, hikaye anlatma gayesiyle bazı öykü düzenekleri ekleyerek aktarıldı. Uyandığımda Sesim Yoktu gün yüzüne çıkarmaya korktuğumuz ve aslında bizi özgür kılan çıplak, kırılgan ve saf gerçeklerden oluşmaktadır.

Amy Nostbakken ile Norah Sadava çağdaş feminizmin çelişkisini harikulade bir ifade ediş biçimi bulmuşlar, hem de bir kez bile akademik jargona ve hareket retoriğine başvurmadan. Seyirci cevapsız bırakılmış sorular eşliğinde salondan ayrılırken kulaklarında da oyunun son cümlesi yankılanmaktadır: “Onca yol kat ettik, artık dönmeyiz geri…”

Uyandığımda Sesim Yoktu, açık bir şekilde baskı gören, örtülü bir baskının içinde kendini bulan, yaşadığı bir çok korku ve toplumun ona dayattıklarından dolayı kendini ifade edemeyen, sesleri kısılmış, hırpalanmış, hatta canice öldürülmüş kadınların hakları için yazılmış bir başkaldırı oyunudur. Kadına şiddeti ve kadının toplumdaki yerini, annesinin ölümünden sonra kendi hayatınında tıpkı ona benzemesi üzerine sorgulayan bir kadın yazarın hikayesidir.

UYANDIĞIMDA SESİM YOKTU kadının kendi gücünü hatırlaması, ayakta durabilmesi ve özgürce kendini ifade edebilmesi için kadınların sesi olmayı amaçlıyor.

5- Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur

Oyun Özeti

Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur, Samsun’dan Notting Hill’e uzanan, dürüst ve cesur bir büyüme ve kendini bulma hikâyesi.

Bu eğlenceli anlatıda Pınar Göktaş, aşk filmlerindeki ‘mükemmel uyum’ fikriyle büyülenen ve ‘’hayatının aşkını’’ bulmaya karar veren bir kız çocuğunun aşkı arayışını anlatıyor.

Doksanlı yılların sonu ve iki binli yılların başına yayılan hikâye sadece bu kadarla sınırlı değil. Seyirciyi dönemin romantik filmleri, vintage objeleri ve pop starı Tarkan’ın hit şarkıları arasında dolaştırıyor. Oyun bununla birlikte Tarkan’a yazılmış güzel bir teşekkür mektubudur.

Yönetmen Şule Ateş ve oyuncu Pınar Göktaş’ın ortak bir yaratımıyla, prova sürecinde birlikte geliştirdiği metin, aşk, ilişkiler ve toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili kabullerimizi sorgulamamızı özellikle sağlıyor. Üstelik bunu bolca kahkaha eşliğinde yapıyor!

6- Öfkenin Yakın Geçmişi

Oyun Özeti

Öfke duygusu, modern zamanlarda birçok duygu gibi bastırılarak yönetilmeye çalışıldığı için, toplumuzda kendisini ilk olarak yıkıcılık sonucu ile gösterebilir.

Oyun, bastırılmış öfkenin nedenlerinden birisinin de yas yaşantısının insan ruhsallığındaki evrelerinin doğal bir parçası olan öfke duygusunun modernizmle birlikte ele alıyor. Bir baş etme yöntemi olarak bastırılmasından doğan, bireysel ve toplumsal sorunlara bağlıyor. Yasın yaşam döngüsünün, doğanın bir gerçeği olduğunu hatırlatıyor. Öfke duygusuyla yaratılan yıkıcılığın yerine bir dönüştürücü olarak yaratıcılığı koymayı öneriyor. Bir çözüm yolu olarak doğayı, bilimi ve sanatı işaret ediyor.

Kısacası seyirciyi kendi içine bakmaya da davet eden oyun, Freud’un psikanaliz alanı ile sürdürülmüş bir üretim sürecini konu alışıyla, bilim ve sanatın işbirliğine de kısacası bir örnek teşkil ediyor.

7- Muamma

Oyun Özeti

Gaye Boralıoğlu’nun; “Mübarek Kadınlar” ve “Hepsi Hikaye” öykü kitaplarından 4 hikayeyi İsmail Sağır oyun yaptı!

Her gün; Sirkeci garından trene binen “Mi Hatice”nin hikayesini anlatmaya başlayan üç anlatıcı var. Fakat Hatice’nin hikayesiyle iç içe geçen 3 farklı kadının daha hikayesini aktarıyor. Hatta hikayelerin hepsi aynı anda, Menekşe istasyonunda son buluyor.

8- Demiryolu Hikayecileri

Oyun Özeti

Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” adlı eserindeki “Demiryolu Hikayecileri”, “Unutulan” ve “Beyaz Mantolu Adam” hikayelerini, Yiğit Sertdemir sahneye uyarladı ve yönetti.

Terk edilmiş bir demiryolu istasyonunda, seyyar hikaye satıcılığı yapan üç kişinin hikayesini geriye kalan son kişi seyirciye aktarıyor. Ardından Unutulan ve Beyaz Mantolu adam hikayeleri ise, kalan son kişinin hikayesine eşlik ediyor.

Özetle Oğuz Atay’ın; edebi zekası ve ironik dili aracılığıyla okuyucusu ile kurduğu yalın ilişkiyi; sahne üzerinde koruyarak, aynı izlekle hikayeleri seyirciyle paylaşacağımız bir yolculuğa çıkıyoruz.

Yorum Yaz

Diğer Yazılar

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanıyoruz. karmaturkiye.com'u kullanarak çerezlere izin vermiş olursunuz.

Tamam