Bu işi yapmayı hiç merak eden olmadı, o nedenle de kimseyi yetiştiremedim…
İşte bu sözlerle ifade ediyor, bağlamanın, ya da daha genel ifadeyle sazların bu coğrafyadaki kaderini Enver Pektaş.
Enver Pektaş, elli yıldan fazladır üretim yapan, Mersinli bir oyma bağlama ustası. Çocuk yaşlarda çıraklıkla başlayıp, bıkmadan usanmadan bu işi sürdüren ve meslekte ellinci yılını deviren saygın bir usta Pektaş.
Ancak, modern çağın getirdiği yenilikler, değişimler ve bazı tükenişlerden dolayı sitemkar bir üslupla düşüncelerini paylaşıyor Enver Usta. Öyle ki; “Artık hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. İşimize karşı küstürdüler bizi” diyecek kadar kırgın. Yaptıkları işin artık maddi karşılığı da olmadığını ifade eden Pektaş, oyma bağlama sanatını birkaç yıl önce bıraktığını söylüyor.
Yine de, meslek aşkı ağır bastığı için tam anlamı ile küsemiyor sanatına. 15-16 yaşlarında Mersin sahnelerinde boy göstermiş Pektaş… Bu kadar uzun süre hayatının merkezine koyduğu enstrümanından da bu sebeple kopamıyor aslında.
Saz çalmayı aşıladığım, öğrettiğim gençler oldu ama bağlama yapmayı öğrenmeye hevesli hiç kimse olmadı. Çünkü bu büyük bir sabır işi. Düzgün bir iş çıkartmak için hiç acele etmeden, sabırla çalışmak lazım. Tabii sevgi başta geliyor. Bizim çocukluğumuzda bir mesleği öğrensin diye, çocuklarını babaları verdiğinde ‘eti senin kemiği benim usta buyur, sana emanet’ derlerdi. Ben öyle bir şeyle hiç karşılaşmadım, bu da üzücü bir durum. Yani bizim sanatımızın artık bitiyor değil, bittiğini söylüyor bu durum bana. Bu iş devam etmeli, çünkü işin aslı bu.
Enver Usta’nın yol arkadaşı, ortağı Lokman Ziya Savaş da aynı şekilde dertli. Bir sazı üretmenin ne kadar zor olduğu, Lokman Usta’nın cümlelerinde ayan beyan ortada…
Yani bütünüyle insan emeği, başka hiçbir katkı yok. Keserle, camla, zımparayla ve en son cilalanıp perdeleri tellenerek yapılır. Bir sazı yaparken saymış olmam imkansız fakat 40-50 milyon, belki 60 milyon keser sallarsınız. Tekneyi oyarken diz boyu talaş olur. Çünkü kalınlığı içli dışlı 2,5 milim, maksimum 3 milimdir. Sazı ne kadar ince oyarsanız o kadar iyi ses alırsınız. Bizde sadece bilgi, beceri ve göz vardır. Derler ya ‘el emeği göz nuru’ gerçek bu işte. Bir usta yetiştirdim, o da genç yaşta rahmetli oldu. Bu işin hizmetkarları hiçbir şey kazanmamışlardır, hep ömürlerini tüketmişlerdir ama aşkla, sevgiyle. Bu bir yetenek, insanlar faydalansın diye biz bunları yapıyoruz. Biz bunu ölümsüzleştirmek için çok mücadeleler verdik, ne yollardan geçtik, gecemizi gündüzümüze kattık. Gelecek nesil bunu devam ettirsin.
Ne dersiniz? Gelecek nesiller bu büyük değerimizi korurlar mı? Ümit ediyoruz öyle olacaktır.
https://youtu.be/s-WstUwL7lE