Bird Box Rekor Kırdı!
Netflix’in Aralık ayında en çok beklenen filmleri arasında duyurduğumuz ve ilk haftada 45 milyon kişi tarafından izlenme rekoru kırarak “en popüler” film ünvanını alan Bird Box’ı sizin için inceledik. Bu arada sosyal medyada başlayan Bird Box Challenge’ın durdurulması için Netflix resmi twitter hesabından bir ricada bulundu.
Bird Box’ın yayınlanan ikinci fragmanını izlerek başlayalım…(Yazı spoiler içeriyor!)
Güçlü Kast, İyi Hikaye…
Bird Box; nedeni henüz bilinmeyen fakat toplu intiharlara neden olan bir “şey”in, Amerika’ya sıçraması ve orada yaşayan Malorie (Sandra Bullock) ve Jessica (Sarah Paulson) adındaki iki kız kardeşin etrafında ani şekilde ceryan eden olaylarla başlıyor. İlk etapta felaket filmlerinin tipik nedenlerinden bir virüs veya yaratık olduğunu düşünsek de, bu kötücül gücün ne olduğunu film bittikten sonra da bilemiyoruz. Jessica’yı canladıran Sarah Paulson’ın henüz filmin başında ölmesinin ardından, hamile olan Malorie’nin hayatta kalmak için bir grup insana katılmasıyla devam eden filmin temposu, sonuna kadar bir an bile düşmeksizin devam ediyor. Gerilim türünü sevenler için leziz bir filme dönüşüyor. Gördüğünüz anda sizi etkisi altına alıp, intihar etmenize neden olan bu güçten ancak göz bağlarıyla korunabiliyorsunuz. Kapkaranlık bir dünyada, bu felaketten kaçıp hayatta kalma fikri ise gerilimi canlı tutan en önemli etki.
Yapım Hakkında
Josh Malerman’ın bestseller olan ve ülkemizde “Kafes” adıyla yayımlanan kitabından uyarlanan filmin yönetmeni ise ödüllü Susanne Bier. Filmin yapımcıları ise Dylan Clark (Rise Of The Planet Apes, Oblivion, War for Planet Planet Of The Apes), Clayton Townsend (Fast and Furios, Brides Maids) ve Fast and Furios, 47 Ronin gibi filmlere başarılı senaryolarıyla imza atan Chris Morgan. Arrival, The Thing gibi filmlere imza atan Eric Heisserer’ın kaleminden uyarlanan filmde aynı zamanda Sandra Bullock ve Sarah Paulson’ın yürütücü yapımcı olduğu notunu da buraya ekleyelim.
Görürsen Ölürsün!
Film yayınlandığı günden bu yana Stephen King’in, 2007’de beyaz perdeye uyarlanan filmi The Mist’e benzerliğiyle anılıyor. Bird Box’taki kaosu yeteri kadar göremesek de filmin yarattığı tartışmalar ve katmanlar oldukça fazla. Eleştirel ve distopik bir yaklaşımı göz ardı edemeyeceğimiz konusu üzerine daha da konuşulacak gibi görünüyor. Görmenin ölümle eşdeğer olduğu fikri ve bir adım sonrasında bu kötü gücün belirli ruhsal bozuklukları olanların zihinlerini ele geçirememesi ise merak uyandırıcı diğer etkenlerden biri. Bu noktada ise Purge usulü evlere baskın yapan kötü insanlar ortaya çıkıyor. “Hadi bak, o çok güçlü, çok seveceksin” tadında telkinler yapan ve göz bebekleri sıradışı bir hal alan bu insanlar, birer müride dönüşmüş durumda. Malorie’nin mücadelesi iki çocukla oluşuyla onu biraz daha çaresiz ve zayıf kılıyor. Burada çocuklara karşı takındığı tutum, onlara bir isim vermemesi, Tom’un (Trevante Rhodes) filmin sonuna doğru çocuklara anlattığı hikayeyi keserek gösterdiği sert tavır üzerine düşünelecek diyaloglarla bezenmiş. Ancak kardeşiyle doktordan çıkıp felaketin patlak verdiği gün sığındığı evdeki; Douglas (John Malkovich), Cherly (Jacki Weaver) ve diğer karakterlerin her biri birbirinden farklı keskin niteliklere sahip insanlardan oluşuyor. Ne yazık ki nerede bir kaos olsa, bu ilginç insanların bir araya gelmesi kaçınılmaz oluyor.
Nehri Geçip Kuş Seslerini Takip Edin
Kendini feda eden Tom’un ardından öncesinde pek de niyetli olmadığı yolculuk, telsizden gelen o sesin dışında bir kurtuluş bulamayan ve çocuklarla yalnız kalan Malorie bu tehlikeli yolculuğa çıkıyor. Filmin flasbacklerle geçmişe dönüşü rahatsız etmeyen ancak bir çok şeyin havada kalmasının da önüne geçemiyor. Grupla ilk kez dışarı çıkıp markete ulaşmayı başaran Malorie , markette bulduğu papağanların hiç zarar görmemesine ve kötü gücün yaklaştığında kuşların tepki vermesiyle onları adeta bir güvenlik alarmı olarak kullanmasına yol açıyor. Aslında bu nehir yolculuğuna çıkmasına ikna olması hem çaresizlik hem de telsizin diğer ucundaki adamın kuşları biliyor olması. Zihinleri ele geçirip tüm dünyayı cehenneme dönüştüren gücün kuşlar üzerinde hiç bir etkisi olmaması, evlere giremeyişi, ne olduğuna dair pek fikir vermemesi filmin cevapsız kalan sorularından sadece bir kaçı. Ancak heyecan ve gerilim hattı o denli yüksek bir seviyedeki, bu eleştirileri film bittikten sonra yapabiliyorsunuz.
Özetle…
Filmin en güçlü yanı temposu…Ancak her şey bitip jeneriği izlerken eleştirdiği net nokta ne sorusuyla baş başa bulabilirsiniz kendinizi. Bir çok insanın sosyal medya eleştirisi, ırkçılık ve inanç gibi noktalara dem vurduğu film, oldukça ucu açık katmanlı bir yapım. Felaket senaryolarının video oyunları, film ve dizilere bu denli konu edilişi özellikle son 15 yılda artmış durumda. Üstelik pek yakında bunlar olacak fısıltılarının hepimiz tarafından duyulması pek de hoş değil. Bird Box farklı bir şey sunuyor mu derseniz, tipik bir hikaye olmasına karşın kesinlikle izlemeye değer cinsten.
(Filmi sevdiyseniz Don’t Breath’i izleyip rolleri değiştirince neler olduğuna mutlaka bakın diyoruz.)