Edebiyat, Arapça “edeb” kökünden gelir. Utanma, çekinme, adaba göre davranma gibi anlamlara gelir. Buradaki anlamı ise “incelik” olmuştur.
+at eki ise çoğul anlam verir. Edebiyat, “incelikler” demektir!
Ne demiş Albert Camus? “Nerede edebiyat varsa, orada umut vardır.”
Çünkü umut da, edebiyat da; derin, berrak bir denizdir…
Her yanı ilklerle, sonlarla ve sırlarla dolu olan!
İlk Yerli Tiyatro Eseri: Şinasi-Şair Evlenmesi
Tanzimat Dönemi yazarı İbrahim Şinasi tarafından 1859’da yazılan, Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde tek perde olarak tefrika edilen, Türk Edebiyatının ilk tiyatrosu. Bir Töre Komedyası özelliği taşıyan “Şair Evlenmesi”, görücü usulüyle evliliğin sakıncalarını konu almaktaydı.
İlk Yerli Roman: Şemsettin Sami- Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat
Romanın “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” olan adı “Talat ve Fitnat’ın Aşkı” anlamına gelmektedir. 1872’de Şemsettin Sami tarafından yazılmış olan roman, edebiyatımızdaki ilk romandır. Eserde romantik unsurlar oldukça dikkat çekicidir.
İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa-Tercüme-i Telemak
Tanzimat’la birlikte Batıya yönelen Osmanlı İmparatoluğu’nda siyasal yenileşmeyle bilimsel ve edebi yenileşme beraber ilerler. Bunun bir sonucu olarak Telemakhos’un Serüvenleri, Yusuf Kamil Paşa tarafından 1859 yılında çevrilir ve Tercüme-i Telamak adıyla 1862 yılında yayınlanmıştır.
İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf-Eylül
Rauf’un en önemli eseri olan Eylül, zamanının ilk psikolojik romanı olarak kabul edilir. Romanda, Suad, Süreyya ve Necib üçlüsü Evli bir kadınla, kocasının yakın arkadaşı olan bir adam arasında yaşanan yasak aşk ve bunlardan habersiz kocanın ruhsal durumları, kadının ve erkeğin toplumsal rolleri, dönemi itibariyle cesur bir dille anlatılmaktadır.
İlk realist roman : Recaizade Mahmut Ekrem-Araba Sevdası
Recaizade Mahmut Ekrem‘in 1898 yılında yayımlanan romanıdır. 1889 yılında yazılan eser, Türk edebiyatında ilk realist roman örneği olarak kabul edilmektedir.
İlk resmi Türkçe gazete: Takvim–i Vakayi
Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde 1831’de yayımlanmaya başlanan ilk Osmanlı Türk gazetesidir.İlk resmi Türkçe gazete; haftalık olarak yayımlanan ve Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Ermenice, Farsça, Fransızca, Rumca baskıları da yayımlanan bir gazeteydi.
İlk edebî roman: Namık Kemal-İntibah
1876’da yayımlanan ilk edebî romandır. Romanda iyi yetişmiş Ali Bey’in, uygunsuz bir kadın olan Mahpeyker’e aşık olması ve bu aşkın Ali Bey’e maddi ve manevi olarak yıkım şeklinde sonuçlanması anlatılır.
İlk özel gazete: Şinasi ile Agah Efendi-Tercüman-ı Ahval
İstanbul’da 1860-1866 arasında yayımlanan ilk özel gazetedir. 22 Ekim 1860’ta Agah Efendi ve Şinasi tarafından çıkarıldı. Önceleri pazar günleri çıkan gazete 22 Nisan 1861’deki 25. sayısıyla birlikte haftada üç gün (Pazar, Salı, Perşembe) yayımlanmaya başladı.
İlk hikaye kitabı : A.Mithat Efendi – Letaif-i Rivayet
Bu çalışmanın, Mithat Efendi’nin müstakil olarak yayımlandığı romanlardan farkı, belki içerik itibariyle daha kısa eserlerden oluşmasıdır. İçlerinde hacmi, kurgusu ve zengin kişi kadrosu veya kişilerin geniş bir çerçevede verilişi ile roman olarak değerlendirilebilecek eserler de bulunmakla birlikte, bunların çoğunu büyük hikâye sınıfına koyulabilir.
İlk Türkçe yazılan kitap: Yusuf Has Hacip-Kutadgu Bilig
Yusuf Has Hacib‘in 1069’da tamamlanan yapıtı. Adından da anlaşılabileceği gibi, Kutadgu Bilig (kutlu olma bilgisi ya da mutluluk veren bilgi), insana her iki dünyada saadete erişmek için izlemesi gereken yolu göstermek amacıyla yazılmıştır.
Sahnelenen ilk tiyatro: Namık Kemal -Vatan yahut Silistre
Vatan yahut Silistre, Namık Kemal’in 1872’de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal’in ilk tiyatro yapıtı olan eser, Türk edebiyatında romantik tiyatronun ilk tipik örneklerindendir.
İlk natüralist eser: Nabizade Nazım-Zehra
Zehra, Nabizade Nazım’in yazdığı ve ilk defa 1894’te Servet-i Fünun’da tefrika olarak yayımlanmış romandır. Türk edebiyatının ilk natüralist roman kabul edilir.
İlk seyahatname: Seydi Ali Reis-Miratül Memalik
Başlangıcından günümüze kadar çok geniş coğrafyalarda, değişik kültürlerin etkisi altında gelişmiş bulunan Türk dilinin tarihî gramerinin yazılabilmesi için çeşitli sahalarda ve devrelerde az da olsa değişik gramer özellikleri gösteren metinlerin incelenmesine ihtiyaç vardır. Bu görüşten hareketle çalışma konusu edilen eser, 16. yüzyıl Türk nesri hakkında örnek özellik göstermektedir. Ayrıca edebiyatımızın önemli seyahatnamelerinden olan Mîr’âtü’l-Memâlik, Türk tarihi ve kültürü bakımından da üzerinde durulmaya değer bir eserdir.
“Edebiyat, hayatın anlamına dair matematiksel bir çözüm sunan, insanın bu çözümü kendi bütünlüğüne yedirip yürütebilmesi halinde varoluşunu da açıklamasını sağlayan, böylece zamanla yüksek matematiğin bir çeşidi haline gelen ve yalnızca tamamen ustalaşırsak adına okumak diyebileceğimiz üstün bir matematik sanatıydı.”
Thomas Bernhard