Animeler çok geniş kitleleri etkilemiş, köklü bir kültür. Ülkemizde de dünyada da pek çok hayrana sahip. Anime gibi köklü bir kültürün Hollywood’u etkilemesine de şaşırmamak gerekir! Karşınızda animelerden ilham almış Hollywood filmleri!
Pacific Rim / Neon Genesis Evangelion
Neon Genesis Evangelion, oldukça başarılı ve popüler bir Japon anime ve mangası. Senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini Hideaki Anno üstlendiği yapım 1995 yılında 26 bölüm halinde, yerel bir kanal olan TV Tokyo televizyonunda gösterilmiştir. eri, 2015 yılında, Japonya’nın çölleşmemiş son bölgelerinden birine kurulmuş, yarı askeri-yarı sivil şehir ‘Üçüncü Yeni Tokyo Şehri’ne, üçüncü ‘Angel’ın saldırısıyla başlar. Ordunun silahları etkisiz kalır ama paramiliter organizasyon NERV, Evangelionları kullanarak saldırıyı durdurur ve Angel’ı yok eder. Evangelionlar, ‘Üçüncü Yeni Tokyo Şehri’nin altında bulunan gizli GeoFront’ta geliştirilmiş biyomekanik mekalardır. Pilot, Eva’nın kontrolünü, kendi ruhunu, Eva’nın ruhu ile senkronize ederek yapar. Bu senkronizasyon Eva’nın kontrolünü kolaylaştırır fakat sonucunda Eva zarar gördüğünde pilotlar da acı çeker. Tabii bu konunun çok basit bir özeti. Neon Genesis Evangelion hikayesi bundan çok daha fazlasına sahip.
Pacific Rim hikayesi ise denizin altından gelen Kaiju isimli yaratıklar insanlığı tehditini konu eder. Bu yaratıkların yol açtığı felaketi önlemek için Jaeger isimli robotlar üretilir. Aslında filmin konusu bu kadar. Geri kalanı bolca görsel efekt ve aksiyon.
İki yapım arasında temel noktada yer alan bir benzerlik var. Hikayenin çıkış noktası ve robot mantığı aynı olsa da felsefesi noktasında büyük bir fark var. Her ne kadar yapımcılar böyle bir şeyin olmadığını söylese de bu ana benzerlik gözden kaçmıyor.
The Matrix / Ghost in the Shell
Ghost in the Shell, 2029 yılındaki bir polisiye öyküsünü anlatmaktadır. İnsanların yarı makineleşmeye başladıkları bir dönemde, onların beynine girmek ve bilgi çalmak çok daha kolay hale gelmiştir. Kukla Ustası adı verilen bir hacker üst düzey gizli bilgilere ulaşınca, devlet onu bulması ve ortadan kaldırması için gizli bir örgütü görevlendirir. Aslında makineler ve canlılar arasındaki farkları inceleyen, gelişen teknoloji ile ruhlarını kaybetmeye başlayan, canlılıklarını sorgulayan karakterlerin hikâyesini anlatan bir filmdir.
Matrix ise malumunuz hepimiz biliyoruz artık hatta yakında uzun bir aradan sonra devam filmi çıkacak. Ghost in the Shell ile benzerlik konusunda çok eleştiri aldı. Hatta bu eleştiriler bir süre sonra tepkiye dönüştü. Wachoski kardeşler en sonunda Japon manga ve anime kültüründen çok etkilendiklerini ve anime gibi bir film çekmek istedikleri için Matrix projesini hayata geçirdiklerini söyleyerek kabul ettiler. Hayranlar ise boş durur mu? Kare kare iki filmi inceleyerek benzerlikleri de apaçık ortaya koydular.
Black Swan / Perfect Blue
Perfect Blue, bir Japon idol grubunun üyesi olan ve oyunculuk kariyerine devam etmek için müziği Mima Kirigoe’yi konu alıyor. Mima’nın etrafında korkunç cinayetler işlenmeye başlar ve Mima gerçeklikle olan ilişkisini kaybetmeye başlar. 1997 yapımı filmin yönetmenliğini Satoshi Kon yapıyor.
Black Swan, film bir bale gösterisinde saf beyaz kuğu ile şehvetli siyah kuğunun aynı dansçı tarafından canlandırılması üzerine kurulan bir rekabeti anlatıyor. Nina beyaz kuğu için uygun bir aday iken Lily siyah kuğu için uygundur. Nina mükemmelik kaygısı ve rekabet ile gerçeklik algısını iyice kaybeder. 2010 yapımı filmin yönetmenliğini Darren Aronofsky yapıyor.
İki yapımda da baskı ve mükemmellik arzusu karşısında kişilik bölünmesi yaşayan sanatçılar var. Ayrıca Aronofsky belli ki bazı sahnelerde de Kon idolünden epey faydalanmış.
Inception / Paprika
Paprika, yakın bir gelecekteki rüya terapisi ismindeki tedaviyi konu alıyor. DC Mini adlı bir cihaz, Chiba Atsuko’nun diğer kişilerin rüyalarına girmesine ve kişiliği ile senkronize olarak anksiyete ve nevrozlarını iyileştirmesini sağlamaktadır. Atsuko, insanların rüyalarını tasarlar ve bilinç altlarındaki travmaları ortaya çıkarır. 2006 yapımı filmin yönetmen koltuğunda Satoshi Kon var.
Inception, yetenekli bir hırsız olan Dom Cobb ve ekibinin hikayesini anlatıyor. Cobb ve ekibinin hırsılık yöntemi biraz alışılmışın dışında. Bu ekibin uzmanlık alanı, rüya anında, bilinçaltının derinliklerine gizlenmiş sırları çeşitli yöntemlerle çalmak. Zihindeki sırları çalmak için bir rüya tasarlarlar. 2010 yapımı filmin yönetmenliğini Christopher Nolan yapıyor.
İki hikayenin çıkış noktası ortak. Aynı ana fikrin temeli üzerine kurulan iki film detaylar konusunda birbirinden ayrılıyor ama esinlenme epey ortada.