Türk Sinemasının En Duygusal Filmlerinden Biri; Canım Kardeşim!
Yayınlandığı dönem ve sonrasında yayınlandığı her dönem, izleyenlerin peçetelerine sarılmasına neden olan bir film; Canım Kardeşim. Üstelik bu film bir iddia üzerine çekildiğini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız doğru yerdesiniz. Buyurun yazıya…
1972’de Türk Sinemasının Seyri Değişti
Tarih 1972… Tatlı Dillim film seti… Tarık Akan, Filiz Akın, Halit Akçatepe ve daha nicesi… Set arasında oturan Tarık Akan ve Ertem Eğilmez koyu bir sohbetin ortasında… Yakışıklı oyuncu Akan, Eğilmez’in kulağına eğilip o sihirli cümleleri söylüyor; “Ağabey, hep çok iyi sinemacı, çok iyi yönetmen olduğunu söylüyorsun ama hiç ödül alamadın!” Şakayla karışık edilen bu cümleye hiç düşünmeden yanıt verir Eğilmez; “İstesem ilk yapacağım filmde ödül alırım ama ben o tarz filmler yapmak istemiyorum.” Cevabı net ve samimidir Eğilmez’in. Gerçekten o tarz filmler yapmak istemiyordur ama Akan’ın söyledikleri de dokunmuştur usta yönetmene.
Tatlı Dillim filmi bittikten sonra Tarık Akan’ı ofisinde ağırlar. “Bir film yapacağım, ödülden ödüle koşacak sen de başrolünde olacaksın. Bir daha da böyle bir film yapmayacağım. Sırf sana ödül alabileceğimi göstermek için yapacağım bu filmi.”
Bir Şeyleri Kanıtlamak!
Sırf Tarık Akan’a ödül alacağını kanıtlamak için kolları sıvar Eğilmez. Komedi filmleriyle aşina olunan Sadık Şendil’e yazdırır senaryoyu. Hiç revize etmeden çekimlere başlar. Başroller tanıdıktır; Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Kahraman Kıral paylaşır başrolleri.
Altın Koza İle Sonlanan Süreç
Film çekimleri tamamlanır. Başarılı yönetmen tıpkı söylediği gibi Altın Koza film festivalinde en iyi yönetmen ödülünü alır. Ve yine söylediği gibi bir daha hiç saf dram filmi yapmadı. Ödül alabilirim dedi ve tek denemede aldı. Usta yönetmen kendisini sadece Akan’a değil tüm Türkiye’ye kanıtlamış oldu.
Filmin Konusuysa Çok Derin
Kahraman, ağabeyi ve ağabeyinin dostu Halit, birlikte yokluk içerisinde fakat kendilerine yettikleri bir yaşam sürmektedirler. Bu buhranın içerisinden çıkmak amacıyla tek umutları Kahraman’ın okuması ve hayatta bir amacının olmasıdır.
İçerisinde yaşadıkları yoksulluklarına rağmen bir şekilde mutlu ve iyimser kalabilmeyi başaran üçlünün tüm hayatları Kahraman’ın kanser olduğunu öğrenmeleriyle birlikte geri dönüşü olmayan bir şekilde sarsılacaktır. Kahraman’ın hayatındaki son isteği ise bir televizyondur. Artık ona bir televizyon almak, geride kalan ikilinin en önemli ve tek amacı olacaktır.