Lavinia ve Asaf’ın hikayesi bu.
Karşılıksız bir aşkın hikayesi…
Mutlak suretle bir yerlerde okumuşuzdur. 11 Haziran Özdemir Asaf’ın doğum günüdür. Onunla birlikte Lavinia dilimize dolandı… Yad edelim isteriz Lavinia’yı.
Her hikayenin, şiirin, romanın sebep sonuç ilişkisi ve kahramanı var. Dillere pelesenk olan, çok sevenlerin-sevilenlerin bize yol haritası olacak hikayeleri ilgimizi hep çekmiştir. Bu konuda tek olmadığıma eminim. Sevdiğimiz bu satırların nasıl yazıldığını bildiğimizde, o şiire sarılmamız ve bulanmamız kaçınılmaz oluyor.
Ne güzel diyordu Özdemir Asaf:
“Sana gitme demeyeceğim, ama
Gitme Lavinia…”
Buram buram aşk kokan bu dizelere sarılmalı, koşulsuzca…
Dönemin yıldızı parlayan isimlerinden biri Özdemir Asaf. Travmatik midir bilinmez çocukluğundan bu yana “r” harfini telaffuz edemiyor; ama şiir okurken muhteşem bir diksiyonu var. Sahne aldığı günlerde en sona bıraktığı, en değerli şiiri ise, Lavinia. Çünkü en değerlisi onun ve çünkü hikayesi derin…
Lavinia, karşılıksız bir aşkın hikayesi…
1996’da Feridun Düzağaç’ın sesinden Lavinia bestelendi. Yani şiir’in hikayesi Feridun Düzağaç’ın sesiyle taçlanmış oldu.
İsmiyle Müsemma: Ölüm Çiçeği Lavinia
Lavinia, zerafetiyle zarif bir çiçek; diğer bir deyişle ölüm çiçeği. Ayrıca hayalimdeki “muhteşem sevgili” anlamına da geliyor. Özdemir Asaf’ı bu denli hüzün denizine çeken yanı da bu sanırım.
Edebiyatta Lavinia’nın yeri, Shakespeare’in Titus Andronicus adlı oyununda bahse konu olan Roma İmparatorluğu’nun Başkomutanı Titus’un güzelliği dillere destan kızının da adı da Lavinia. Onun da kaderi, zarif güzelliği ile ölmektir. Lavinia, Tamora’nın iki oğlu tarafından tecavüze uğradığında, Lavinia, babası tarafından öldürülür…
Karşılıksız Aşk: Lavinia
Özdemir Asaf, öğrenci iken platonik aşk duyduğu bir kıza Lavinia’yı yazar. Dizelerinden de anlaşıldığı üzere Lavinia, karşılıksız aşkını konu almaktadır. Bu şiirini, bir yarışmaya gönderir ve derece alır. Birinciliğe layık görülmüştür ve Lavinia, nihayetinde artık yaşayan bir şiir haline gelmiştir…
Rivayet odur ki: kürsüde bu şiirin Özdemir Asaf tarafından okunması istenir. Karşılıksız aşk duyduğu Lavinia, şiir okunurken salonda misafirler arasındadır ve Lavinia, salonu terk eder. Kalbi hüzün bulutuna dönen Özdemir Asaf, Lavinia’yı ve duygularını şiire hapseder ve ebediyete kadar duygularını açmaz…
Asaf’ın tutkulu, platonik aşkı Lavinia’nın asıl adı, Mevhibe Meziyet Beyat’tır. Hiçbir zaman karşılığı olmayacaktır bu aşkın. Çünkü Mevhibe’nin gönlünde ressam hocası Edip Hakkı Köseoğlu vardır. Mevhibe için kalbinin bir yerinde bir de gazeteci İlhan Selçuk yatıyor. Lakin o yıllarda Selçuk, öylesine hızlı bir hayat yaşıyordur ki, o da Mevhibe’ye göre biri değildir.
Aslında Mevhibe’nin bir çok hikaye de adı geçsede, nihayetinde oyuncu Öztürk Serengil ile evlenir. Lakin bu evlilik uzun soluklu olmayacaktır.
Mevhibe çevresinde, dillere destan güzelliği ile dikkat çeken, ilk bakışta gözden kaçırılmayacak kadar özel bir kadınmış. Yakınen tanıyan ve dostu Melda Kaptana, Mevhibe için şöyle der:
Mevhibe için duyulan bu ilginin sadece güzelliğinden ibaret olmadığını şöyle dile getirmiş:
“Korkunç bir sezgi gücü vardı Mevhibe’nin. Yüzünüze bakar bakmaz, sizi tanır, anlar, ruhunuzun en derin köşelerine kadar kavrardı. Küçücük bir bakıştan, mimikten, jestten tüm karakter haritanızı çıkarabilirdi. Özdemir Asaf bu yüzden ona ‘Öldürmekten daha beter anlıyorsun insanı’ demişti. Çok keskin gözleri vardı.”
Melda Kaptana, “Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm” adlı kitabında Mevhibe’den şöyle bahseder:
“İlhan Selçuk“a 14 Şubat Sevgililer Günü yazısı yazdıran Lavinia ona uzaktan uzağa aşık olan Oktay Akbal’ın bir hikayesindeki Hisya‘ydı aynı zamanda. Laleli de Harikzadegan Apartmanları”nın kapısında buluşup konuşan delikanlıların Violetta‘sıydı.
O sıralarda ünlü olan bir tangonun adıydı bu ve delikanlılar, Mevhibe onlara gülümseyerek geçerken ıslıkla bu melodiyi çalardı.
Mevhibe Beyat, Güzel Sanatlar Akademisi”nde okurken mimar arkadaşları ona Gilda diye seslenirdi. Rita Hayworth”un o yıllarda büyük beğeni kazanan “Gilda” filminden mülhem… Kızılkahve rengi, iri dalgalı, parlak ve çok güzel saçları vardı. Adalet Cimcoz da Marilyn Monroe”ya benzettiği için onu “Marlin” diye çağırırdı. Güzelliğini hiç önemsemezdi. Zaten insan sıcaklığı, insanlara anlayarak yaklaşması ve sezgisi, güzelliğinin üstündeydi.”
Sonuç itibariyle, Özdemir Asaf ve Mevhibe Meziyet Beyat hiçbir zaman bir araya gelmedi. Aşk; platonik duyguların tadına varıldığı bir duyguydu zamanda asılı kalan. Velhasıl Asaf’a da dillere dolanan bir şarkıya dönüşen şiiri, Lavinia’yı yazdırdı…
Karşılıksız diye kıvrandığımız duygularımız bir çoğundan daha değerli hale gelebiliyor. Lavinia şiiri üzerine bu kadar yazmışken, kendisini yazmamamız ve okumamamız olmazdı. Buyursunlar o zaman…
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.