Halka, vizyona girdiği 2002 senesine damga vuran dünyanın en popüler korku filmlerinden biri. “7 gün sonra öleceksin!” cümlesi ile kültleşmiş bu filmin aslında Koci Suzuki‘nin 1991 yılında yayınlanan “Halka” adlı romanından uyarlandığını biliyor muydunuz?
Hadi şimdi gelin; bir film, bir kitap olarak “Halka”yı inceleyelim!
Kitap olarak Halka nasıldı?
Asya’nın Stephen King’i olarak anılan Koci Suzuki, Japonya’da korku türüne kitaplarıyla fazlasıyla katkı yapmış bir isim. 1991 yılında yayımlanan Halka (Ringu) ise yazarın en ünlü eseri. Toplam dört kitaptan oluşan serinin ilk kitabı “Halka” İthaki Karanlık Kitap serisiyle 2021 yılında tekrar Türkçe’ye çevrildi. Kitabın ön sözü ise Hakan Günday’ın kaleminden çıkma!
Peki bu önce Japonya’yı daha sonra ise tüm dünyayı kasıp kavuran kitap, bize neler sunuyor?
Gazeteci Kazuyuki Asakava‘nın yeğeni Tomoko gizemli bir şekilde hayatını kaybeder. Yeğenin dikkat çeken gizemli ölümünü araştıran Asakava, üç gencin daha aynı gün ve saatte aniden öldüklerini öğrenir. Vakalar arasındaki gizemi çözmeye çalışırken bulduğu ipuçları onu bir bungalov tatil köyüne kadar götürür. Bu tatil köyünde yeğenin kaldığı odada bulduğu içerisi korkunç görüntülerle dolu videokaseti izler. Kasetin sonunda “7 gün sonra” öleceği söylenmektedir. Bu kan donduran kaseti izledikten sonra Asakava, hemen lise arkadaşı Ryuci’ye ulaşır. Biraz korkusuz ve rahat bir insan olan Ryuci de kaseti izleyerek lanete ortak olur. Ortada karmaşık bir gizem ve çözmek için ise çok kısa bir süre vardır. Üstelik karısı Şizu ve kızı Yoko da kendi ihmali yüzünden görüntüleri izlemiştir. Artık sadece kendi için değil, karısı ve kızı için de çabalamak zorunda.
Tokyo’dan Japonya’nın Oshima adasına kadar uzanan bu hikayede Sadako Yamamura’nın acıklı, korkunç ve paranormal hikayesine tanık oluyoruz. Üstelik bu hikaye bir virüs gibi yayılma eğiliminde ve durmaya da hiç niyeti yok. Sadako da kim diyorsanız, tahmin etmek çok zor olmamalı. Japon Samara!
Halka, bir solukta okuyacağınız türden bir kitap.
Sürükleyici bir anlatıma sahip.
Polisiye ve gerilim seviyorsanız sizi okuduğunuz için pişman etmeyecektir.
Ve, film olarak Halka!
Halka, pek çok kez filme uyarlandı. Bu yazıda aralarında en popüler olan 2002 yılında çekilmiş, Amerika yapımı olanı ele alacağız. Başrolünde Naomi Watts‘ın bulunduğu film, korku sinemasının adeta bir mihenk taşı oldu. Senaryo temel hatlarıyla kitaba bağlı kalsa da özellikle Samara’nın hikayesiyle ana konudan epey ayrılıyor.
Kitapta tanıdığımız Sadako, 20-25 yaşlarında hermafrodit bir karakter ve cinsel saldırı mağduruydu. Annesi ise psişik güçlerinin toplum önünde aşağılanmasını kaldıramadığı için intihar etmiş bir karakterdi. Sadako, uğradığı cinsel saldırı sonrasında boğularak kuyuya atılıyor ve bulunduğu kuyudan öfkesini çiçek hastalığı ve psişik güçleriyle birleştirerek videokaset aracılığıyla tüm dünyaya virüs gibi yayıyordu.
Filmde tanıdığımız Samara ise, evlat edinilmiş bir çocuk…
Sahip olduğu psişik güçleri ile üvey annesi Anna’yı zamanla delirtir. Üvey babası Richard, Samara’yı çiftliğin ahırında yaşamaya sürgün eder, ancak Samara güçlerini Anna’nın sevgili atlarını intihara sürüklemek için kullanır. Bir noktada, Samara bir psikiyatri hastanesine götürülür, ancak doktorlar görüntüleri nasıl yarattığını açıklayamaz. Shelter Dağı’ndaki bir aile tatili sırasında Anna, eski bir kuyunun önünde duran Samara’ya saldırır, onu boğar ve kuyuya atar. Anna daha sonra bir uçurumdan atlayarak intihar eder. Samara, açlık ve hipotermi yüzünden ölmeden önce kuyuda yedi gün boyunca tek başına hayata tutunur.
Kitap daha çok psikolojik-gerilim şeklinde ilerlerken filmde korku ögeleri daha yoğun bir biçimde mevcut.
Bazı noktaları günümüzde izlerken bile hala gerebiliyor.
Korku sinemasında insanı geren çocuk oyuncu furyasının da başlangıçlarından biri sayılabilir.
Ayrıca filmde kullanılan renkler ve kurulan atmosfer, hangi yılda olursak olalım, takdire şayan!