Sanat Güneşi, Paşa ya da yalnızca ismiyle Zeki Müren… Onu hepimiz, Türk Sanat Müziğinin en büyük sanatçısı olarak biliriz… Özgürlükçülüğü ve nezaketiyle herkesi kendine hayrat bırakan, besteleri ve sesiyle uzaklara dalmamıza sebep olan, fevkalade bir insan!
Uzun yolların vazgeçilmezi sesi ve aynı anda kendi kıyafetlerini de tasarlayan hayal gücü yüksek kişilik Müren; daima insana “ne yaşadı da yazdı acaba” hissini verir… Onun yaşadıklarını dinlemek, görmek, bilmek istersiniz mutlaka. Her halinden ve her şarkısından kendinize bir anlam çıkartırsınız. Saygıyla ve sevgiyle, huzurla ve efkarla dinlersiniz şarkılarını… Ve güler yüzündeki hüznü ezberlersiniz. Peki hiç görmüş müydünüz pek bilinmeyen fotoğraflarını? Eğer cevabınız “hayır” ise, gelin birlikte analım onu!
Çocukluğu, gençliği ve yetişkinliğiyle… Onu hiç böyle görmediniz!
“Sevgi dolu bir dünyam var, dört yanımda tüm insanlar
Dünya malı neye yarar? Dostluklarla yaşıyorum…
Şiirlerde romanlarda, gelmiş geçmiş zamanlarda, tamburlarda kemanlarda, şarkılarla yaşıyorum
Sevgilerden nakışlarla, mutlu mutsuz bakışlarla, kalpten kalbe akışlarla, alkışlarla yaşıyorum…
Ben de sevdim bir zamanlar içimde bin hatıra var
Herkes hayatını yaşar, anılarla yaşıyorum
Ne köşklerde ne sarayda
Ne dünyada ne de ayda
Benim yerim çok uzakta; dualarla yaşıyorum
Şarkılara duygu seren, çilelere göğüs geren, dertli gönüllere giren, işte benim Zeki Müren!
Kimsesizlerin kimsesiyim, kimsesizim
Yalnızların yalnızıyım, yalnızım
Dertlilerin dertlisiyim, dertliyim
Aşıkların aşkıyım, aşıkım
İsmim Mesut, göbek adım Bahtiyar
Yıllarca hep böyle bildiniz siz
Mesut Bahtiyar’dan şarkılar dinlediniz…”