İnsan Olmak, Nazım Olmaktır!

Ayşe Aslıhan

Sen yoktun
ellerimle dokundum sana,
ellerim yüzümdeydi.”
Nazım Hikmet Ran

15 Ocak 1902’de Selanik’te dünyaya geldi. Babası Hikmet Bey, annesi Celile Hanım… Annesi, ilk kadın ressamlarımız arasında anılan, kültürlü, sanatçı ruhlu bir kadındır. Nazım ile eğitimini annesi ve büyük babasından aldı, ilk şiirini daha 11 yaşında iken yazdı.

Orta öğrenimini Galatasaray ve Nişantaşı Sultanilerinde gören Nâzım, 1915 yılında Bahriye Mektebi’nde öğrenim görmeye başladı. 1918 yılında bir dergide ilk şiiri yayınlandı. Bu bir aşk şiiri idi; ve böylelikle Nazım’ın şiir serüveni başlamış oldu.

Yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...”

Mezuniyetine üç ay kala geçirdiği bir hastalık sebebi ile Bahriye’den ayrıldı. Bir grup arkadaşıyla Anadolu’ya geçti. Ankara Hükümeti’nin görevlendirmesiyle arkadaşı Vâlâ Nurettin ile birlikte Bolu’da öğretmenlik yaptı.
Daha sonra kısa aralıklarla iki kez Moskova’ya gitti.
İlk gidişinde iki yıl kaldı.

Rusya’da gerçekleştirilen ihtilale tanıklık etti.
Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi KTUV’da ekonomi-politik öğrenimi gördü.
Moskova’ya ikinci gidişinde ise küreğe konulma cezasının verildiği dava nedeniyle zorunlu göç etmek durumda kaldı.

Bu kez daha önce öğrenci olduğu üniversitede çevirmenlik ve asistanlık yaptı… Ceza yasasındaki değişiklik nedeniyle 1928 yılında ülkeye döndü.
Ve geldiği anda, ceza evine girdi.

Biz kuşlara emanet ettik yüreğimizi;
kendi vicdanında özgür.
kendi gökyüzünde göçebe.”

Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları, şiirleri yayınlandı.
Kitapları basıldı.
Siyasal ve entellektüel yaşamda aktif bir rol üstlenen ünlü bir şairdi.
Şiirleri ders kitaplarına girdi, oyunları devlet tiyatrolarında oynandı.

Sık sık gözaltına alındı, yargı önüne çıkartıldı.
Yaşamının 17 yılını hapishanelerde geçirdi.
1950 yılında ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlenen kampanyalar sonunda çıkarılan Genel Af Yasasıyla serbest kaldı.

Sonrasında tekrardan yurt dışına çıkma kararı aldı. Ve son nefesini verinceye dek yurduna, halkına, sevenlerine hasret şiirleri yazacağı göçmenlik yılları başladı.

Bu dönemde Uluslararası Barış Ödülü sahibi bir sanatçı olarak barış hareketi içinde aktif olarak yer aldı. Dünya Barış Konseyi Başkanlık Divanı’na seçildi. Charlie Chaplin’e ve Fransız Parlamentosu Başkanı Eduard Heriot’a Uluslararası Barış Ödülü’nü veren jürinin başkanlığını yaptı.

Cezaevi yıllarından kalan hastalıklar peşini bırakmadı.
3 Haziran 1963 günü sabahı Moskova’daki evinde hayatını kaybetti.
Piraye’si, vatan sevgisi ve mavi gözleriyle bu dünyadan bir Nazım Hikmet geçti.
Onu düşünmek güzel şey!

Seni düşünmek güzel şey 
Seni düşünmek ümitli şey 
Dünyanın en güzel sesinden 
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Fakat artık ümit yetmiyor bana 
Ben artık şarkı dinlemek değil 
Şarkı söylemek istiyorum!

Yorum Yaz

Diğer Yazılar

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanıyoruz. karmaturkiye.com'u kullanarak çerezlere izin vermiş olursunuz.

Tamam